İyi Yaşlanma (Anti Aging)

İyi Yaşlanma (Anti Aging) - Lifeplus | Nişantaşı

İyi yaşlanma (Anti aging); organların yapısında bulunan hücrelerin fonksiyonlarını olumsuz yönde etkileyen (yaşlandıran), etmenlere karşı alınan (yaşlanmayı geciktiren) önlemlerin tümüdür. Sonuçta bu olumsuzluk organizmanın tüm fonksiyonlarını etkiler.

Bu nedenle iyi yaşlanma (anti aging); beslenme, iç hastalıkları, metabolizma, jinekoloji, fizik tedavi ve rehabilitasyon, psikiyatri, geriatri, dermatoloji, estetik plastik cerrahi gibi çeşitli tıp dallarını ilgilendirir.

Yaş almanın kaçınılmaz son olduğu düşünüldüğünde; bu durumun yan etkilerinin geciktirilmesi, kayıpların oluşmadan önlem alınması antiaging tedavinin temelini oluşturur.

İnsan ömrünün 120 yıla kadar uzadığı göz önüne alındığında, hayatın büyük bölümünün yaşlılığın olumsuz etkileri ile boğuşarak geçirilmemesi için bu konu önem taşımaktadır.

Özetle; iyi yaşlanma (anti aging) yaşlılığa karşı koruyucu bir tedavidir ve yaş almanın olumsuz etkilerinin gelişimini yavaşlatır. Yaşam süresinin uzaması, yaşlanma belirtilerinin en fazla gözlendiği cilde olan ilgi ve özeni de artırmıştır.

Merak Ettikleriniz

  • Sağlıklı ve dengeli beslenmek,
  • Kişiye uygun düzenli egzersiz programı ile yağ miktarını azaltıp kas miktarını artırmak,
  • Genel vücut sağlığını en yüksek düzeye getirmek ve korumak,
  • Tansiyonu dengede tutmak,
  • Bağışıklık sisteminin güçlenmesini sağlamak,
  • Kanda şeker ve kolesterolü kontrol altında tutmak,
  • Kemik yapısını güçlendirmek,
  • Cinsel gücün artmasını sağlamak,
  • Cildi, saçları, vücut hatlarını kısaca dış görünüşü iyileştirmek,
  • Uyku düzeni,
  • Stres kontrolü,
  • Enerji harcama seviyesini yükseltmek, kişinin zinde ve sağlıklı hissetmesini sağlamak.

Kalori kısıtlamasının laboratuar hayvanlarının yaşam sürelerini %30-50 uzattığı tesbit edilmiştir.

Vücuttaki kimyasal reaksiyonların düzenli olarak gerçekleşmesi için vitamin ve minerallere ihtiyaç vardır. VitE, VitC, VitB, Coenzim Q10, Lipoic Asit, Folik Asit, Selenyum, Flavinoidler, Karoten, Likopen, Karnitin, Deprenyl, Piracetam bunlardan en önemlileridir.

Gelişen gen teknolojisi ile kalp ve koroner damar hastalıkları, felç ve beyin damar hastalıkları, diyabet, metabolik sendrom, kanser, kemik erimesi gibi çağımızın en yaygın hastalıklarına olan “kişisel” yatkınlığınız belirlenebilir. Böylece riskli hastalıklara yönelik korunma ve etkin tarama yapmak mümkündür.

Hormonların hepsi birbirleriyle çok hassas ve kompleks bir ilişki içindedir. Kontrolsüz yapılacak bir hormon takviyesi pasif halde olan bir hastalığı aktif hale getirebilir. Kontrolsüz bir östrojen takviyesinin meme kanseri gibi birtakım hastalık risklerini artırması örneğinde olduğu gibi. Burada asıl amaç eksiği yerine koymaktır, hormon düzeylerinde farklılıklar yaratmak değildir.

Otuzlu yaşlardan itibaren büyüme hormonu olarak adlandırılan Growth hormonunun azalması, menopozla birlikte kadınların östrojen üretmez duruma gelmesi örneklerindeki gibi durumlarda hormon takviyesi düşünülür.

İnsan Büyüme Hormonu (GH)

Bağışıklık sistemi korumasına yardımcı olur. Genç kas gücünü artırır. Ergenlik dönemlerinde en yüksek seviyelerde bulunan bu hormonun, vücuttaki miktarı yaşlanma ile azalır. Büyüme hormonu seviyesinin korunmasının, kadın ve erkeklerde yaşlanmayı yavaşlattığını gösteren bulgular mevcuttur.

DHEA

Hem kadında hem de erkekte yaşlanma ile seviyesi düşen bir hormon. Birçok araştırma ,DHEA’nun sinir sistemi, immün sistem, stres bozuklukları, kanser ve kardiyovasküler hastalıklara karşı koruyucu olduğunu göstermekte.

Melatonin

Beynin hemen alt bölümünde üretilen bir hormon. Antioksidan olan melatonin gece üretilir ve vücudun uykuya dalmasına neden olur, yorgunluktan korunmayı sağlar ve anti kanserojen etkilerinin olduğu da düşünülür. Hayvanlar üzerinde yapılan bir çalışmada; genç hayvanlardan yaşlı hayvanlara verilen melatonin sayesinde yaşlı hayvanların ömrünün uzadığı görülmüştür.

  • Hücrelerin, serbest radikallerin zararlı etkilerinden korunması için her gün 1-2 porsiyon meyve 2-3 porsiyon sebze tüketilmeli,
  • Konserve besinler yerine taze veya donmuş olanlar tercih edilmeli,
  • Sebzeleri mümkün olduğunca çiğ veya az pişmiş olarak tüketmeli. Çiğ ve taze sebzelerin sahip olduğu antioksidan özellik pişirmeyle yok olur.
  • Az pişirme beta karoten emilimini artırır,
  • Hayvani yağlar yerine; zeytinyağı tercih edilmeli, ölçülü kullanılmalı, Zeytinyağı iyi antioksidandır, bol E vitamini içerir. Ayrıca, kötü kolesterolün (LDL) okside olmasını ve damar duvarına girmesini önleyerek, iyi kolesterolü (HDL) artırır. Böylece zeytinyağı, damar sertliği, kalp – damar sistemi hastalıkları, kalp krizi ve inmeyi önler,
  • Kuru fasulye, nohut, bakla, bezelye, mercimek, yeşil fasulye ve yulafta bol miktarda bulunan saponinler, antioksidan özelliğiyle hücrelerdeki DNA mutasyonlarını önleyerek antikanserojen etki gösterirler. Bu yüzden kuru baklagiller sıklıkla ancak karbonhidrat içerikleri unutulmayarak ölçülü tüketilmeli,
  • Avokado, kötü kolesterolü (LDL) düşürerek, kalp hastalığı riskini azaltır,
  • Yağsız süt ürünleri (süt, yoğurt, peynir), protein ve kalsiyumdan zengin, doymuş yağdan fakir besinler kemik, diş ve kasların yapısını sağlamlaştırır, yüksek kan basıncının kontrolünde yardımcı olan potasyum içerir,
  • Demir, kırmızı kan hücrelerinde oksijen taşıyan hemoglobin ve kaslardaki myoglobin proteinlerinin yapısında yer alır. En çok bulunduğu besinler; ciğer, yumurta sarısı, kırmızı etler, nohut, mercimek, balık, yeşil yapraklı sebzelerdir. Eksikliğinde, kansızlık ve bağışıklık sisteminde bozukluklar oluşur. Ancak, demir fazlalığı vücutta aynen paslanma benzeri oksitlenme yaparak, damar sertliğine ve tüm vücut hücrelerinin erken yaşlanmasına, yağlanmasına neden olur. Bu yüzden demir içeren ilaçlar doktor kontrolünde alınmalı,
  • Yüksek ısıda pişirilen veya kızartılan etlerde kanserojen etki yapan heterosiklik aminler oluşur. Bunun için fırında, buharda veya mikrodalgada pişirmek tercih edilmeli,
  • Lif, bitkisel gıdaların temelini oluşturduğundan,bol sebze, ölçülü meyve ve işlenmemiş tahıl tüketilirse o kadar fazla lif alınmış olur. Günde 30 – 35 gram kadar lif almak vücut için gerekli,
  • Sınırlı alkol alınmasına izin verilebilir. Kırmızı şarap phyto besinlerden zengin olması ve kanser önleyici etkisi nedeniyle tercih edilebilir,
  • Beyaz unlu gıdalar, beyaz ekmek, pirinç, patates ve tüm şeker katkılı gıdaların glisemik indeksi yüksektir. Beyaz pirinç yerine, posa bakımından zengin esmer pirinç veya bulgur tüketilmeli.